Not: Bu röportaj Stuff Temmuz 2015 sayısında yayınlandı.
Zeynep Karagöz aslen mimar ama 2008’den bu yana deneyim tasarımı bazlı çalışıyor. Aynı zamanda “Enable” projesinin Türkiye ayağını yürüten ekipte. ABD merkezli ve dünya çapında yayılmış bir hareket olan Enabling The Future, çocuklar için proteze alternatif 3D baskı mekanik el yapımı üzerine çalışıyor. Onun Türkiye ayağı 3 boyutlu robot el projesi olan Robohand Türkiye ile sosyal sorumluluk projesi olarak bu çalışmaları yürütüyorlar. Bundan sonrasını kendisinden dinleyelim:
Bu projeyle birlikte Makers Türkiye ekibiyle tanıştık. Sonra Maker fuarlarına katılmaya başladık. Maker felsefesini aşılamaya çalışan seminerlere gittik, buluşmalara katıldık, atölyeler düzenledik. Maker oluşumunu ve kendi projelerimizi anlatmaya başladık. Birkaç ay önce de, Maker hareketini en çok benimseyen ve en güzel tepki aldığımız kesimin çocuklar olduğunu fark ettik. Bunun dünya genelinde eğitimdeki yeri büyüyor, İskandinav ülkeleri müfredatlarını proje bazlı olarak değiştirdi mesela. Biz de Maker Çocuk ekibi kuralım, diye düşündük. Ticari kurumlara ticari hizmet veren, sosyal sorumluluk projeleri yapan, ihtiyacı olan yerlere ücretsiz hizmet veren bir sistem oluşturmaya karar verdik. Ve sosyal sorumluluk projesi üstlenebilen bir şirket olduk. Maker Çocuk ekibi böyle doğdu. Ekipte, benim dışımda Ongun Tan, Serdar Okumuş ve Hakan Pakten yer alıyor. Ayrıca kurumsal olarak 3D Print Dünyası, Robot Kutusu, Gilika, Robot Bilim gibi eğitim ortaklarımız bulunuyor.
Maker kavramını çocuklara nasıl anlatıyoruz? Ongun Tan’ın çok güzel bir sunumu var, Slideshare’de de paylaşıyor kendisi. Zaten biz açık kaynağı, açık bilgiyi felsefemizin bir parçası olarak görüyoruz. Çocuklara da Maker oluşumunun temel taşlarından bahsediyoruz. Birinci aşama hayal etme. İkinci aşama öğrenme, üçüncü aşama da üretim. Felsefenin altında yatan temel kavramları açıklıyoruz.
Mesela diyoruz ki, eski dünyada meslekler vardı, artık uzmanlıklar var. Eski öğrenim şeklinde rekabet vardı, şimdi paylaşmak var. Eski üretim mantığında seri üretim vardı, şimdi bireysel üretim var. Artık 3D baskı teknolojisiyle herkesin kendi kendine bir şeyler üretmesi mümkün diyoruz. Eski üretim yönteminde net çerçeveler çizerek, işi finalize edip ondan sonra üretime geçmek esastı; şimdi risk almak önemli. Bir şeyi sadece başarılı olmak için değil de denemek için de yapabilmek önemli. Temel felsefe sonuç odaklı değil, süreç odaklı. Sonuç güzel de olabilir, başarısızlık da olabilir. O işten aldığınız deneyim sonraki işlerinize mutlaka katkı sağlayacaktır.
Maker hareketi artık girişimciliği de besliyor. Çocuklar yapmayı, üretmeyi, paylaşmayı, ortaklaşmayı, beraber üretmeyi öğrenecekler ki, bunu girişimlere yansıtabilsinler.
Maker Çocuk oluşumunu duyurduğumuz anda inanılmaz güzel tepkiler aldık. Pek çok okuldan ve devlet ayağından olumlu dönüşler aldık. Bundan iki ay kadar önce, Ankara’daki maker panayırımızdan sonra Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından yetkililer Ongun Tan’la (Makers Türkiye kurucusu) iletişime geçtiler. Sonrasında bakanlık seviyesinde bir çalıştay yapıldı. Maker hareketinden nerelere varılabileceğini, eğitimde nasıl kullanılabileceğini, 3D baskı teknolojisinden nasıl faydalanılabileceğini anlattık. Çok olumlu karşıladılar. Şimdi Milli Eğitim ile, TÜBİTAK ile görüşmelerimiz devam ediyor. Okullardan seminerlere, atölye çalışmalarına çağrılıyoruz.
Çocuklara yönelik atölyeler düzenliyoruz. Onları hem teknolojiyle tanıştıran hem de nasıl üreteceklerine dair donanım sağlayan çalışmalar bunlar. 3D Baskı Atölyesi, Makey Makey Atölyesi, Kodlama Atölyesi, Arduino Atölyesi gibi pek çok atölye düzenliyoruz. Ama sadece yeni teknolojiyi kullanmak istemiyoruz. Şu anda Ankara’da çözüm ortağı olarak anlaştığımız bir ekip, ahşap oyma, origami, geri dönüşüm gibi farklı alanlarda da atölyeler düzenliyor. Zehirsiz Ev oluşumuyla birlikte düzenlediğimiz ‘kendi diş macununu yap’, ‘kendi sabununu yap’ gibi farklı çalışmalarımız da var.
Maker Çocuk’un başında bulunan ekipler olarak, “Parça parça olmayalım, bir araya gelelim” diye düşündük. Daha önceden hayalini kurduğumuz inovasyon merkezi projemiz vardı, onun küçük modelini kurmaya karar verdik. “Platform İstanbul” adını verdiğimiz ve önümüzdeki günlerde taşınacağımız alanı kurduk. Maker Çocuk ekibi orada olacak. İstanbul Maker Lab diye bir atölye alanı olacak ki, hem çocukların hem yetişkinlerin abone olarak kullanabileceği bir yer burası. Yeni girişimlere imkan tanımayı amaçladığımız bir ortak çalışma alanına da yer vereceğiz. Bunların dışında bir de start-up ajansımız olacak. İşte bunların hepsini bir araya getirip Platform İstanbul’u kuruyoruz.
Maker Çocuk kapsamında eğitim kurumlarına üretim alanları kuruyoruz. Eski bilgisayar laboratuvarlarını ‘maker lab’lara çeviriyoruz. Aynı zamanda, Maker felsefesini kendi müfredatlarına dahil etmeleri için eğitim kurumlarına danışmanlık yapıyoruz. “Maker okul olmak istiyoruz, bütün müfredatımızı bu felsefe ışığında düzenlemek istiyoruz” diyen okullar oluyor. Bunun dışında, çok güzel projesi olan çocuklar geliyor, onlara da mentörlük yapmaya çalışıyoruz.
Çocuklar en çok 3D baskıya ilgi duyuyorlar, modellemeye çok yatkınlar. Elektronik devrelere ve Minecraft’a da yoğun ilgi olduğunu söyleyebilirim.