Mercedes-Benz Türk CIO’su Gökçe Bezmez ile Mercedes-Benz Türk’ün Endüstri 4.0’a geçişini konuştuk.
Şu sıra adından çok sık bahsettiren ve “Data, yeni petroldür!” cümlesini çok sık söylettiren Endüstri 4.0’ın temelleri Sanayi Devrimi’ne dayanıyor. 18. yüzyılda buhar makinesinin icadıyla dünyada çok büyük değişikliklerin temeli atıldı ve böylelikle ilk Sanayi Devrimi gerçekleşti. İkinci Sanayi Devrimi de seri imalata geçiş ile gerçekleşti. Üçüncü Sanayi Devrimi’nde ise ilk bilgisayarlarla birlikte üretim süreçlerinin daha da otomatikleştiğini görüyoruz. Bugün ise artık Endüstri 4.0’dan bahsediyoruz. Hayatımıza dokunan her konuda artık Endüstri 4.0’ın etkilerini görebiliyoruz. Gelişen teknolojiler ve nesnelerin birbiri ile konuşabilmesi sayesinde artık siber-fiziksel sistemlere dayalı üretimler devreye girdi. Böylelikle sistemlerin izlenmesi, arıza teşhislerinin tahmin edilmesi, tesislerin dijital ikizleri sayesinde çok daha yüksek verimliliklerden bahsedilmeye başlandı. Bu sayede bilişim teknolojileri ile endüstriyi bir araya getirmek hedeflenerek maliyetler ve harcanan enerjiler azaltıldı, yeni hizmet ve iş modelleri gelişmeye başladı.
Dünyada hemen hemen her sektörde Endüstri 4.0 ile karşılaştığımız bu zamanlarda özellikle otomotiv sektörü, Türkiye’de Endüstri 4.0’a öncülük eden sektörlerden biri konumunda. Mercedes-Benz Türk olarak biz de üretim tesislerimizde güçlü bir altyapı kurarak Endüstri 4.0 konusunda projeler hayata geçiriyoruz. Şirket olarak amacımız, dijital teknolojiler ile müşterilerimizi, araçlarımızı ve tüm süreç zincirimizi bugünden daha farklı bir şekilde birbirine entegre etmek. Dijitalleşme hem her sektörü, hem de sektör içindeki her iş birimini farklı alanlarda da olsa mutlaka etkiliyor. Otomotiv sektöründe bile, ticari araçların dijitalleşmesi ile binek araç dijitalleşmesi birbirinden farklılaşıyor. Genel olarak dünyada yapılan faaliyetler bizim de içinde olduğumuz gibi nesnelerin interneti, büyük veri analitiği, akıllı cihazlar ve mobilite etrafında odaklanıyor. Bu konular yeni meslekler ve uzmanlık alanları gerektiriyor; dolayısıyla önemli bir insan kaynağı transformasyonu gerekecektir. Connected (bağlantılı) hayat, hem şirketlerin süreçlerini hem de şirketlerin son müşterileri ile olan iletişimlerini etkileyecektir. Dolayısıyla her şirket çalışanı, daha fazla son müşteri odaklı düşünüp çalışacaktır. Ayrıca dijital ve bağlantılı dünya, paylaşılan ve otonom araçları piyasaya çıkaracaktır. Bu tür iş modelleri ve ürünler otomotiv sektörünün ürün yelpazesini, iş yapış şeklini, ürün ve pazarlama stratejilerini de değiştirecektir.
Geçtiğimiz yıllarda Endüstri 4.0 kapsamında yıllık 1 milyon Avro’ya yakın bütçeler harcadık ve bu bütçenin her geçen yıl daha da artmasını planlıyoruz. 2017 başından itibaren binek araçlarımızın tamamını “bağlantılı” (Daimler backend yani sunucu uygulamaları sistemleri ile bağlantılı) duruma getirdik. Kamyonlarımızı ve otobüslerimizi de bu sisteme entegre etme konusu üzerinde de çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Ayrıca Mercedes-Benz Türk olarak, otobüs üretim alanında RFID (Radyo Frekans Kimliği) etiketleri ile araçlarımızı takip edilebilir hale getirdik. Kamyon üretiminde ise, dijitalleşme sayesinde hem üretim rakamlarımızı, hem de üretim hedeflerimizi mobil cihazlar ile izlenebilir hale getirdik. Buna ek olarak, bir uygulama üzerinden kapasite planlaması yapılırken farklı istasyonlardaki kapasiteleri de görebiliyoruz. Ayrıca 2 yıldan beri Aksaray Kamyon Fabrikamızda, üretim programlarımıza göre yerdeki izleri takip ederek parçaları bir noktadan diğer bir noktaya otomatik taşıyan robotlar çalışıyor. Bu robotları sadece parça taşımada değil, aynı zamanda üretim hattında da kullanıyoruz (Automated Guided Vehicle).
Mercedes-Benz Türk olarak ayrıca, stok sayımının da otomatik olarak yapılabilmesi adına çalışmalarımız bulunuyor. İmalattaki tahmini bakım faaliyetlerimiz ve otomobil tamir servis bölümlerimiz için tahmini arıza analizlerimiz de bu konudaki faaliyetlerimiz arasında yer alıyor.
2018 yılında ise tüm bu Endüstri 4.0 çalışmalarımıza devam edip, geliştirmenin yanı sıra ayrıca ek olarak İstanbul’da bir Sanal Gerçeklik ve Artırılmış Gerçeklik Yetkinlik Merkezi açmayı planlıyoruz. Bu merkezden Daimler’in tüm otobüs lokasyonlarına hizmet vereceğiz. Ürün geliştirme, imalat ve satış sonrası hizmetler alanlarında çok önemli ve çok büyük verimlilik potansiyelleri mevcut, dolayısıyla bu alanlarda da çalışmalar yapmak bizim için son derece önemli bir konu. Yine 2018 yılı için akıllı fatura kontrol sistemleri uygulamasını planlarımız arasına aldık.
Mercedes-Benz Türk olarak sonuç olarak nihai hedefimiz, son müşteri tecrübesini maksimize etmek. Bunların yanı sıra efektifliği ve verimliliği arttırmak da bizim için son derece önemli. Artık sensörler, mobil cihazlar ve uygulamalar dünyasına girdik. Bu yeni dünyada bugüne kadar elimizde olmayan verirlere ulaşabileceğiz. Bu verilerin analizi ile de bugün alamadığımız kararları çok daha önceden ve doğru olarak alabileceğiz. Bir ticari aracın arıza süresini minimize etmek hem son müşterimiz hem de şirketimiz için çok önemli bir kazanç. Potansiyel müşterilerimize tüm araç bilgilerini bir mobil cihazdan iletebilmek, resmi bir teklifi mümkün olan finansman imkânları ile dakikalar içerisinde sunabilmek veya ıssız bir bölgede yolda kalmış müşterimize sanal gerçeklik üzerinden talimatlar ile yardımcı olabilmek çok önem verdiğimiz değerler. Biz de Mercedes-Benz Türk olarak bu konulardaki çalışmalarımızı son derece önemsiyor ve Endüstri 4.0’a yoğun bir şekilde eğiliyoruz.
Egemen Özten