Kadıköy Moda’nın telefon kutularına 3D yazıcıdan saksılar yerleştiren Onaranlar Kulübü’nün başındaki isimlerden Doğukan Güngör’le projeleri hakkında konuştuk.
Onaranlar Kulubü nasıl bir oluşum ve neler yapıyor?
Aslında Onaranlar Kulübü uzun bir süre gerçekleşmeyi bekleyen birçok fikrimiz gibi rafta bekliyordu. Her birimizin yoğun iş ve okul temposu sebebiyle bir türlü zaman ayıramadık. Kısa bir süre önce kendimizde bu gücü hissedince ilk projemizle birlikte Onaranlar Kulübü’nü harekete geçirdik.
Kısaca bahsetmek gerekirse O.K, kente, insanlara, hayvanlara, bitkilere, kısacası çevreye ve çevredekilere uyumlu yaratıcı, ilham veren, bir derdi anlatmaya çalışan, üretmeye ve onarmaya teşvik eden projeler üreten bir gönüllülük kulübü.
Bir O.K projesi kimi zaman bank gibi bir sokak eşyasının gevşeyen vidasını sıkmak, kimi zaman bir kuşa başını sokacak bir yuva tasarlamak, kimi zaman ise yağmur suyunu taşıyan bir su borusunun işlevine estetik bir dokunuş yapmak olabilir.
Böyle bir ekip kurma fikri nasıl ortaya çıktı? Kimlerden oluşuyor?
Esasında ekipten Furkan Bakır’ın fikrinden evrilerek bu hale geldi Onaranlar Kulübü. Bir masa etrafında beyin fırtınasıyla son haline kavuştu.
Sonra Tekirdağ Üniversitesi’nde Makine Mühendisi olan Ufuk’un da kurucu ekibe dahil olmasıyla tamamlandık diyebilirim.
O.K’yi duyurduktan sonra fikrimizi çok beğenen birçok kişi mail attı, sosyal medyadan bize ulaştı. Onlarla birlikte büyüyen güzel bir topluluk olma yolunda ilerliyoruz.
Türkiye’de maker hareketini nasıl görüyorsunuz?
Üretmenin gücünün, keyfinin, özgürlüğünün, katma değerinin farkında olmak çok önemli. Bu farkındalığı oluşturmada en büyük görev eğitim kurumlarına sonra da direkt bireye dokunan şirket, marka ve kişilere düşüyor.
Maker kime denir? Maker nedir sorularına herkesin benzer bakış açıları ama farklı cevapları var. Şu an ülkemizde biraz ‘maker’ kalabalığı var gibi geliyor. Bugüne kadar yapılan Maker Faire etkinlikleri Türkiye’de bu hareketin potansiyelinin büyük olduğunu gösterse de ‘maker kafası’ tam manasıyla anlaşılamıyor. Bize göre hedef olmadan üretmek maker’lık değildir.
Moda’da 3D yazıcılar ile ürettiğiniz saksı projesinden bahsedebilir misiniz? Nasıl bir süreç izlediniz?
O.K olarak kulübün diğer üyelerine ve çevremizdekilere ilham verecek, uygulanabilirliği kolay olan projelerle başlangıç yapalım istedik. Benim uzun süredir aklımda olan, kendime dert edindiğim sokak eşyaları üzerinden ilerleme kararı aldık. Sokağın asıl sahipleri olarak, sokağın parçası olan kent mobilyalarının tasarımında söz hakkımızın olmaması, estetiğin göz ardı edilmesi bir tespitti bizim için. Bu noktada kent mobilyalarından telefon kutularını hedef seçtik. Bu tespitten sonra neler yapabileceğimizi tartışmaya açtık kendi içimizde. Sonunda bu kutulara içerisindeki elektronik aksamı koruma görevinin dışında bitkilere ev sahipliği yapma işlevini de ekleyerek güzelleştirmeye karar verdik. Bunun için Türk ve yabancı tasarımcıların tasarladığı saksıları 3D yazıcıda ürettik.
Moda’da tespit ettiğimiz telefon kutularının bir yüzünü boyadık ve üzerine 3D yazıcıda üretiğimiz saksıları monte ettik. Şu an sadece Kadıköy Moda’daki uygulamamızın sayısı 4’ü buldu ve artarak çoğalıyor. İnsanlar da sevmiş olacak ki bir saksıda çürüyen çiçek yerine kendi çiçeğini diken bir anonim severimiz, bir uygulamamızı koruyacağına söz veren hatta bize sponsor olan bir esnaf abimiz bile var.
Gelecekte ne gibi projeler gerçekleştirmeyi düşünüyorsunuz?
Moda’daki telefon kulübelerini hacklemek kulübün ilk projesiydi. Bu ve bunun gibi birçok projemiz var. Ama istiyoruz ki biz kurucuların dışındaki onaranlar da kendi tespitlerini ve çözümlerini bizimle paylaşsın.
Gönüllü bir ‘onaran’ olmak isteyenler ne yapmalı?
Öncelikli olarak çevreye duyarlı olması, iyilik ekseninde üretmeyi sevmesi ve web sayfamızda yer alan formu doldurması yeterli.
Not: Bu röportaj Stuff’ın Nisan 2016 sayısında, Doğanay Konalı imzasıyla yayınlandı.