Hayatımıza 16 Mayıs 2006’da giren MacBook artık 10 yaşını doldurdu. Geçirdiği 10 yıl boyunca her zaman tüketiciler tarafından arzu nesnesi olarak görülen MacBook’un farklılık yaratan özelliklerini bir araya getirdik.
Fark yaratan! renk seçenekleri
Apple MacBook ailesini pazara sunduğunda herkes MacBook’ların beyaz renkte üretildiğini biliyordu. Fakat Apple beyaz MacBook’un ardından kısa bir süre sonra siyah renk opsiyonuyla MacBook’u pazara sunmuştu. Tabii ki bunun için fark ödemeniz gerekliydi. Satıldığı dönemde siyah renk için 150 dolar fazla ödemeniz gerekliydi.
Apple bu sistemi bugün de sürdürüyor. Apple Watch’ta kullanılan farklı kasa ve kayışlar sayesinde fiyatı 50.000 TL civarına yükseliyor.
Profesyonel dokunuşlar
MacBook pazara sunulduğunda kısmen uygun fiyatı ve yeterli performansıyla son kullanıcının ilgisini fazlasıyla çekmişti. Eğer daha profesyonel kullanım için yüksek performansa ihtiyacınız varsa bunun için Pro modelini ortaya çıkardı. Pro modelinin en büyük artılarından bir tanesiyse her ihtiyaca yönelik farklı özelliklerle donatılmış versiyona sahip olması.
Tek parça kasa
Apple 2008 yılında MacBook Air’i pazara sunmuştu. Geleneksel laptopların aksine çok ince olmasıyla dikkat çeken ürünün bir diğer artısıysa tek parçadan üretilen kasasıydı.
Bu modelin ardından Apple, MacBook Pro ve MacBook modellerinde de tek parça kasaya geçiş yaptı. Tüm bu geçişin ardından tüm Apple modellerinde tek parça kasa kullanımı markanın imajı oldu.
Farklı ekran yapısı
Apple’ın MacBook ailesinden önce pazara sunduğu laptop modeli iBook idi. 4:3 ekran oranına sahip 1024×768 ekran çözünürlüğüne sahip bu modelin ardından MacBook 1280×800 ekran çözünürlüğüyle geldi. Pro modellerine gelen Retina ekran teknolojisiyle birlikte bu rakamlar çok üste çıktı.
Ayrıca Apple’ın ekranlarında kullanılan teknoloji kullanıcılara daha zengin renk deneyim sundu. Fakat sektördeki diğer markaların aksine parlak ekran kullanımı başlarda parlama problemlerine neden olmuştu.
Klavyede farklı dokunuş
MacBook ailesi radikal bir klavyeye sahipti. Kasaya göre daha ‘çukurda’ kalan klavyesi sayesinde ekranı kapattığınızda tuşların izi ekrana çıkmıyor. Ayrıca elde edilen düz zemin kullanıcıların klavyeyi daha hızlı kullanmasını sağladı. Düz zeminli klavye modelini daha sonrasında Apple’ın iMac modellerinde de gördük.
Daha kullanışlı Trackpad
Eski laptop modellerinin klavyesinin arasında bulunan ve trackpad olarak kullanılan küçük noktaları hatırlıyorsunuz değil mi? Oldukça kullanışsız bu ‘noktadan’ sonra Apple trackpad’te devrim yarattı.
Daha geniş tasarlanan trackpad ayrıca birden fazla kısayola sahip olmasıyla kullanım deneyimini artırıyor.
Manyetik dünya
Apple’ın MacBook’lardaki bir diğer devrimi ise şarj aletlerinde kullandığı MagSafe sistemiydi. Üzerinde bulunan mıknatıs sayesinde çok kolay yerine oturan sistem ayrıca ayak takılması gibi durumlarda bilgisayara ve şarj aletine zarar vermeden yerinden çıkıyor.
Dahili kamera
Artık tüm cihazların olmazsa olmazı ön kamera veya diğer adıyla selfie kamerası 2000’li yılların başında önemli bir özellikti. Apple ilk kez 2006 yılında iSight kamera sistemini MacBook modellerinde sunmuştu. Bu sistem ilerleyen günlerde iOS ve OS X’in de gelişimiyle görüntülü görüşme imkanı sunan FaceTime sistemine döndü.
Değişen sınıflar
MacBook ismi daha Apple’ın plastik kasalı uygun fiyatlı modelini temsil ederken şimdi ise premium sınıfı temsil eden yüksek kaliteli modeli temsil ediyor. USB Type-C bağlantısıyla tartışmaların ortasında kalan model yavaş yavaş kendisine pazarda yer bulmaya başladı.
Azalan bağlantılar
Apple’ın iMac modellerinde geniş bağlantı seçeneklerine alışkın olsak da MacBook modellerinde mobiltie için azalan bağlantılar göze çarpıyor. 2006 yılındaki MacBook modeli daha geniş bağlantı noktalarına sahipken 2008 yılında üretilen tek parça kasaya sahip olan modelde FireWire ve mini-DVI girişi kaldırılmıştı. 2016 yılına geldiğimizdeyse MacBook’ta bağlantı noktası olarak sadece USB Type-C ve kulaklık girişini görüyoruz.