Sızan fotoğrafları ile Samsung Galaxy S5 ve HTC One M8’e sıkı bir rakip olacağının sinyallerini vermişti, bir önceki modeli G2 de geçtiğimiz yılın Stuff Ödülü’nü kazanmaya hak kazanmıştı… LG G3 nihayet tanıtıldı ve beklemeye değer olduğunu gösterdi.
LG G3 ile kısıtlıda olsa vakit geçirme şansını yakaladık ve tüm gözlemlerimizi bu detaylı ön incelemeye aktardık.
Lafı daha fazla uzatmadan, LG G3 ile tanışalım.
GÜZELLİK ABİDESİ
LG G3, sızan fotoğraflarında gördüğümüzden çok daha şık bir telefon. Canlı canlı görme şansı bulduğumuz altın sarısı ve siyah modellerinin her ikisi de harika görünüyor.
LG, G3’ün 5,5 inçlik ekranını çok ince bir çerçeve ile kaplamış. Bu sayade, telefonunun gövdesi olabilecek en iyi şekilde ekrana harcanmış. HTC One M8’in ekranı yalnızca 5 inç olmasına rağmen, G3 5,5 inç ekranıyla ondan çok az da olsa daha küçük bir gövdeye sahip. LG, çerçeveleri küçülterek gerçekten akıllıca bir hamle yapmış.
Cihazın sızdırılan fotoğrafı hepimizi yanılttı. LG G3 metal deği, plastik bir akıllı telefon. Gel gelelim, kullanılan materyal metali aratmayacak kadar kaliteli. Arka kapağa verilen fırçalanmış metal efekti de bunu pekiştiriyor.
G3, her ne kadar görünümü ile One M8’e kafa tutsa da, eline aldığında One M8’in verdiği o kaliteli metal hissinden yoksun. Gözleri kandırabilirsin ama parmakları asla… Yine de bundan, G3’ün ucuz hissetiren bir telefon olduğu kanısını çıkarmamalısın. Plastik tasarım G3’e kablosuz şarj, microSD kart desteği ve değiştirilebilir pil gibi avantajlar getiriyor.
Ön tarafa döndüğümüzde, G2’nin minimalist simsiyah önü yerine, alt tarafta dev bir plastik yüzey ve üzerinde LG logosu bulunuyor. Zamanla alışırız diye umuyoruz.
TUŞ GELENEĞİ DEVAM EDİYOR
LG’nin G2 ile ortaya çıkardığı arka tarafta konumlandırılan fiziksel tuşlar, G3’de de yine aynı aynı yerde. Bu tuşların diğer telefonlardaki gibi yanlarda bulunmaması, G3’ün gövdesinin ve çerçevelerinin ince olabilmesinde büyük rol oynuyor.
Arkada bulunan tuşları sevenler kadar sevmeyenler de oldu ve görünüşe göre LG bu şekilde devam etmeye kararlı. Öte yandan, LG G2’nin arkada bulunan tuşlarına alışmak çok da zor değil ve G3’te bu tuşlar geliştirilmiş.
Güç tuşu daha büyük kullanılmış. Ses tuşları da yine daha büyük ve hoş görünen noktalı yüzeylere sahip. Sonuç olarak ortaya kullanması kolay ve rahat bir tuş takımı çıkarılmış.
BOL KEPÇE PİKSELLER
LG G3, dev bir üretici tarafından Türkiye’de satılacak ilk QHD, yani 2K ekranlı akıllı telefon olacak.
5,5 inç ekranı 2560×1440 gibi çılgın bir çözünürlük sunuyor. Bu çözünürlük, çok iyi bir oyun monitöründen alabileceğin çözünürlükle aynı. G3’ün ekran deneyimini diğer akıllı telefonlardan daha iyi kılan ise her bir inçinde tam 538 piksel sığdırması.
G3 ile geçirdiğimiz kısıtlı süre boyunca, ekstra piksellerin çok büyük bir fark yaratmadığını gördük; en azından ana ekranda ve menülerde. Çok keskin ve canlı görüntüler sunuyor ama Full HD ekranlı G2 ve HTC One M8 de bundan pek farklı değil. Farkı görmek için, bu üç telefondan bir yüksek çözünürlüklü fotoğraf görüntüledik ve G3’ün daha fazla detay sunduğunu gördük.
G3’ün ekstra pikselleri diğer iki telefon karşısında inanılmaz büyük bir fark yaratmasa da, G3 diğer ikisinden daha doğal renkler sunuyor. One M8’in ekranı harika ve doğal tonları çok iyi yansıtıyor fakat G3’ün daha iyi tonları, renkleri, doygun siyahları ve muazzam kontrastı bizi bizden aldı.
Her ne kadar gözlerimiz G3’ün sunduğu onca fazla pikselin hakkını verecek kadar hassas olmasa da, deneme şansı bulduğumuz G3’ün bu zamana kadar gördüğümüz en iyi akıllı telefon ekranlarından biri olduğunuzu söyleyebiliriz.
KESKİN NİŞANCI
LG G3, tıpkı G2’deki gibi 13 MP bir arka kameraya ve optik görüntü sabitleyicisine sahip ve G PRO 2 tabletfonda olduğu gibi OIS+ sistemi ile donatılmış.
G3 ayrıca iPhone 5s ve HTC One M8’den hatırlayabileceğin çift LED flaşa sahip. Bu flaş, G3’ün kamerası ile daha gerçekçi renk ve ten renkleri yakalamana olanak tanıyor.
Telefonun kamerasıyla ilgili en önemli nokta ise lazer oto fokus algılayıcısına sahip olması. Kameranın solundaki siyah ve parmak izi okuyucusuna benzeyen o algılayıcı, aslında yeni lazer oyuncağımız. Peki ne işe yarıyor? LG, bu algılayıcıdan çıkan kırmızı noktaların derinliği çok daha iyi ölçtüğünü ve düşük ışıklı ortamlarda bile kameranın daha iyi odaklanabilmesini sağladığını belirtiyor.
Lazer oto fokus algılayıcı ve OIS+, ortaya çok etkileyici ve canlı fotoğrafların çıkmasını sağlıyor.
G3’ü LG G2 ve HTC One M8 ile kapıştırmak için yalnızca 15 dakikamız vardı ve elimizden geldiğince fazla detay yakalamaya çalıştık:
NORMAL IŞIKTA
Kapalı ortamın normal ışık şartlarında, G3 M8’den daha iyi pozlama sergiledi ve hem karanlık hem de aydınlık bölümlerden daha fazla detayı fotoğrafta gözler önüne sermeyi başardı.
Üç telefon arasından en doğru renkleri veren M8 oldu fakat o da sarı hoparlörün delikli bölümünde de görebileceğin gibi bazı büyük sorunlar yaşadı.
DÜŞÜK IŞIKTA
One M8, düşük ışıklı ortamda büyük bir hayal kırıklığı oldu ve LG kardeşlerin gerisinde kaldı.
G2 ve G3 iyi iş çıkardılar ancak, şaşırtıcı şekilde G2 çok az da olsa daha iyi detaylar ve renk doğruluğu sağladı.
DÜŞÜK IŞIKTA (FLAŞLI)
Aynı fotoğrafı, aynı düşük ışık seviyesinde ancak flaş kullanarka çektik. Yine LG kardeşler One M8’i alt etmeyi başardı.
G3 de bu sefer G2’den daha fazla detay sunmayı başardı fakat beyazlar konusunda G2’ye yenik düştü.
KARANLIKTA
Karanlıkta (zifiri değil ama çok az ışıklı) flaşsız yaptığımız denemelerde One M8’in yardımına UltraPixel kamerası yetişti. Muhteşem olmasa da, diğerlerinden daha fazla detay yakaladı ve daha aydınlık kareler çekti.
G3 de iyi detaylar yakalayanlardan birisiydi. G2 de elinden geleni yaptı ama bu yeterince değil.
KARANLIKTA (FLAŞLI)
Son olarak, bu üçünü karanlıkta flaş kullanarak karşılaştırdık. G2 geride kalırken, G3 ile One M8 heyecan verici bir çekişme sergiledi.
Bize göre, G3 detaylar konusunda One M8’i alt etmeyi başardı. Yine de beyazları G2’ninkiler kadar doğal görünmüyor.
Sonuç olarak, tüm bu kamera karşılaştırmalarının ardından, G3’ün her ışık seviyesinde gerçekten harika fotoğraflar çektiğini gördük. Kamerasıyla ilgili aklımızı kurcalayan en büyük sorun, beyazları doğal olarak aktaramaması. Ancak dediğimiz gibi, kamerayı test etmek için çok kısıtlı bir zamanımız vardı ve test etme şansı yakaladığımız cihaz, LG G3’ün final yazılımını kullanan son sürümü değil.
Detaylı incelememizde, G3’ün kamaerasını yeniden masaya yatıracağız.
GÜÇLÜ VE GENİŞ
LG G3’ün 16 GB depolama alanına sahip modeli, 2 GB bellekle donatılmış ve henüz bilmediğimiz bir tarihte satışa sunulacak. Telefonun bundan sonra satışa sunulacak 32 GB’lık sürümü ise 3 GB belleğe sahip olacak. Bu model büyük bir ihtimal yeni renk seçenekleri ile birlikte, bu yılın son çeyreği gibi satışa çıkacak.
LG G3 gücünü Qualcomm’un 2,5 GHz’lik kudretli işlemcisi Snapdragon 801’den alıyor. Bu işlemci, G3’ün en büyük rakibi Samsung Galaxy S5’e de güç veriyor. Telefonun dahili depolama alanı 128 GB’a kadar microSD kart ile artırılabiliyor.
LG, Snapdragon 801’in yalnızca G3’ün ekstra piksellerini idare etmekle kalmadığını belirtiyor. Gel gelelim, telefonla geçirdiğimiz zamanda, gecikmelere şahit olduk. Numara tuşlama ekranından, rehbere geçişte ve kamera uygulamasından ana ekrana dönüşlerde göz ardı edemeyeceğimiz türden gecikme (lag) yaşadık. Tüm bu sorunların, kısa da olsa vakit geçirme şansı bulduğumuz G3’ün yazılımının deneme sürümü olmasından kaynaklanması kuvvetle muhtemel. Yine büyük bir ihtimalle, telefon satışa sunulduğunda LG tüm bu sorunları gidermiş olacak diye tahmin ediyoruz.
Bu aksaklıkları bir kenara bıraktığımızda, G3’ün iyi olduğunu gördük. Yine de oyunlarımızı deneyip, G3’ü zor durumlara sokamadığımız için kesin bir şey söyleyemiyoruz.
BİR TAKIM SİHİRLER
Buraya kadar G3’ün tasarımını ve performansını ele aldık. Şimdi sırada LG’nin ortaya koyduğu yazılımsal sihirler var.
LG arayüz konusunda başa dönmüş ve G3’ü çok sade bir arayüzle donatmış. Yani telefonu satın aldığında yapacağın ilk iş Go veya Nova Launcher yüklemek olmayacak. G3’ün ikonları ve yüksek çözünürlüklü duvar kağıtları gerçekten çok hoşumuza gitti.
LG’nin yaptığı iyileştirmelerden bir diğeri de, ön yüklü uygulamalarını yüzde 30 oranında azaltması. Bu, depolama alanı için iyi bir haber. 16 GB’lık G2’yi kutusundan çıkardığında, 10 GB kullanılabilir alanla geliyordu. LG, G3’te bunun 12 GB’a yükseltiğini söyledi.
G3’ün kalabalık bildirim çubuğu, yalnızca istediklerini koyabileceğin şekilde daraltılabiliyor. G2’de -root’lamadan- bunu yapmak mümkün değildi.
LG, G3’e birkaç yeni özellik eklemiş. Bunlardan ilki Smart Clean, kullanmadığın uygulamaların önbelleklerini siliyor. Biz çok fazla uygulama indiren mobil kullanıcılar olduğumuz için, LG’nin bu fikrini beğendik doğrusu.
Bir diğer özellik ise Smart Notice (Akıllı Bildirim), davranış ve alışkanlıklarından yola çıkarak sana öneri ve tavsiyeler sunuyor. Ayrıca yağmurlu havalarda şemsiyeni yanına alman gerektiğini ve babanın unuttuğun (hayırsız) doğum gününün yaklaştığını hatırlatıyor. Geri dönme tuşuna basılı tuttuğunda, LG ve Google’ın ön yüklü uygulamalarını çoklu pencerede aynı anda kullanabiliyorsun.
LG’nin Knock Code özelliği de G3’de yerli yerinde duruyor. Parmak izi okuyucusuna veya şifreye ihtiyacın yok; daha önce belirlediğin şekilde ekrana dokun ve doğrudan telefonunun ana ekranındasın. Ekrana çift dokunuş ise seni kilit ekranına götürüyor ve saatin kaç olduğunu veya bildirimleri görebiliyorsun.
PİL AYNI, EKRAN FARKLI
G3 ile geçirdiğimiz kısıtlı zamanda doğal olarak onun pil ömrünü test edemedik fakat 3000 mAh’lık piliyle ilgili endişelerimizi LG ile paylaştık.
Baktığında, 3000 mAh hiç de küçük bir pil değil fakat G2’de de 3000 mAh’lık bir pil kullanılmıştı. Üstelik, G3’ün pili daha büyük ve çok daha yüksek çözünürlüklü bir ekrana güç vermek zorunda.
LG bize, G3’ün en az bu konuda çok başarılı olan G2 kadar uzun pil ömrüne sahip olduğunu söyledi. Yeni ve daha verimli işlemcinin, ön yüklü uygulamalardaki düşüşün ve yazılım optimizasyonunun bunu mümkün kıldığını belirtti. Yine de G3’ün pili seni tatmin etmezse, son derece kolay bir şekilde yedek pilini takabilirsin.
Elimize geçer geçmez, G3’ün pil ömrünü test edeceğiz.
SONUÇ OLARAK…
LG G3, HTC One M8 ve Samsung Galaxy S5’e gerçekten dişli bir rakip olacak. Çok ince çerçevesi ve metal benzeri tasarımı ile bir M8 hissi vermese de, değiştirilebilir pili, kablosuz şarj ve artırılabilir depolama alanı çoğu insanın aklının çelecektir.
Yenilikçi arka tuşları ve lazer oto fokus sistemi, 2K ekranla birleştiğinde ortaya gerçekten diğerlerinden ayrılan bir akıllı telefon çıkıyor.
G3’ün ekstra piksellerinin gerçek bir fark yaratıp yaratmayacağını zaman gösterecek; şu an görüntülemek için 2K içerik bulmak bir hayli zor. Öte yandan, 3000 mAh’lık pilinin bu denli büyük ve yüksek çözünürlüklü bir ekranı idare edip edemeyeceği de bir başka soru işaret. Becerebilirse, dünyanın en iyi telefonu olacağı kesin.
Tüm bu soruların cevabını incelememizde bulacağız.