E-ticarete ve geleceğine dair 10 mit

Mit 4: Sosyal medya geleceğin vazgeçilmez perakende satış kanalı

Önümüzdeki dönemde başlı başına bir perakende kanalı haline gelme ihtimali zayıf olsa da, sosyal medya her yıl daha da popüler hale geliyor ve sadece internet üzerinden değil bütün alışveriş kanallarından daha fazla alışveriş yapılmasını tetikliyor.

Küresel düzeyde katılımcıların %76’sı bu kanal üzerinden daha önce hiç alışveriş yapmadığını belirtirken bu oran Türkiye’de %57. Ancak, sosyal medyada alışveriş yapmayanlar bile bu mecradan sevdikleri markaları takip ediyorlar ve bildikleri şirketler ve ürünler hakkında yorum yapıyorlar ve yenilikleri araştırıyorlar. Tüketicilerin sosyal medyayı kullanmalarının birincil nedeni favori markaları ve mağazaları sosyal medya üzerinden takip etmek.

Sosyal medyanın, çoğu pazar için henüz ayrı bir perakende zinciri olmamasına rağmen perakendeciler ve tüketiciye yönelik ürünler sektörü şirketleri için sağlam bir pazarlama ve iletişim aracı olduğu açık. PwC araştırmasında ulaşılan verilere göre, ankete katılanların neredeyse yarısını oluşturan “fırsat avcıları” grubu, sosyal medyada iyi bir indirim yapılmışsa ya da cazip bir kampanya varsa belirli bir internet mağazasını ziyaret edeceklerini ifade ediyorlar. Cazip kampanyalar, kampanya avcılarını çekmek, internet sitelerindeki trafiği artırmak için en etkili yol.

Mit 5: Düşük fiyatlar alışveriş için temel etken

İlgi çekici bir sonuç, düşük fiyat konusunun müşterilerin daha fazla harcama yapmalarında önemli bir faktör olmadığı yönünde. Daha ucuz fiyatların, tüketicilerin küresel olarak ve Türkiye’de internet üzerinden alışveriş yapmalarının temel sebebi olduğu ve mağazalara gitmelerinin temel nedeni olarak da daha iyi kampanya yakaladıkları düşünülürse fiyatın tercih edilen perakendecilerde harcama yapmak konusunda en büyük etkiye sahip olduğu düşünülebilir. Ancak, bu durum yalnızca perakendecilerin ilk aşamada seçilmesi için geçerli.

Ucuz fiyatlar, bir perakendecinin tüketicinin favorileri arasına girmesine yardımcı olabiliyor ancak müşterileri istikrarlı olarak daha fazla harcama yapmaya yönlendirmiyor. Müşteriler, en çok beğendikleri çok kanallı perakendecilerinde alışveriş yaparken kaliteye ve yenilikçi markalara fiyattan daha fazla değer veriyor.

Tüketicileri daha çok harcama yapmaya yönelten nedenler ülkelere, cinsiyete, yaş ve gelir gruplarına göre farklılık gösteriyor. Belirli bir grup müşterinin ilgisini çekmek için doğru nitelik karışımını bulmak daha önemli.

Mit 6: Perakende mağazaları tüketiciye yakınlıkları nedeniyle üretici markalardan daha iyi konumda

PwC anketi sonuçlarına göre doğrudan üreticilerden alışveriş yapan tüketicilerin çoğu, perakendecilerle favori markalarını birbirinden ayırt etmekte zorlanıyor. Katılımcıların %35’i doğrudan markaların internet sitelerinde alışveriş yapıyor. Bu oran Çin’de %56, ABD’de %52 ile ortalamanın üzerinde. Türkiye’de ise tüketicilerin markaların internet mağazalarından alışveriş yapma oranı diğer ülkelere oranla düşük kalsa da, internet üzerinden alışveriş yapan her 3 kişiden biri markaların online mağazalarından satın alım gerçekleştirdiğini belirtiyorlar.

Mit 7: Yerli perakendecilerin küresel perakendecilere göre ev sahibi avantajı var

Anket sonuçlarına göre, çoğu olgun pazarda, yerli perakendeciler önemli bir avantaja sahip. Örneğin Fransa’da tüketicilerin daha çok tercih ettiğini belirttiği ilk on perakendeci arasında yabancı perakendeci bulunmuyor. Bu durum Türkiye için benzerlik gösterse de tüketicilerin ilk on tercihleri arasında Nike ve Ikea gibi küresel markalar da yer alıyor. Küresel perakendeciler, müşterilerin en çok beğendikleri perakendeciler listesine girme yolunda hızla ilerliyorlar.

Örneğin İkea Türkiye’de faaliyetine başladığı 2005 yılından bu yana küresel bir oyuncu olmasının verdiği avantajla uygun fiyatla çok fazla sayıda ve çeşitte ürünü tüketici ile buluşturarak ve müşterilerine farklı bir müşteri deneyimi sunarak pazarda yer alan birçok yerli oyuncuyu geride bırakabilmiş durumda.