Qualcomm, 6-7 Kasım’da İstanbul’da beşincisi gerçekleştirilen geleneksel Webit Kongresi’ne katıldı. Kongreye katılan Qualcomm İş Geliştirme Müdürü Dr. Bernd Schulze, Qualcomm’un daha fazla bağlantılı cihazın yönetimi için geliştirdiği altıncı his teknolojilerini tanıttı.
Dr. Schulze, 6.7 milyar bağlantı (neredeyse dünyadaki insan sayısı kadar), 3.3 milyar tekil abone, 2017’de 4.6 milyara ulaşması beklenen 2.2 milyar 3G/4G bağlantı ve 2013 – 2017 yılları arasında piyasaya sürülmesi beklenen yaklaşık 7 milyar akıllı telefon ile mobil platformların en büyük teknoloji platformu olduğunu belirtirken mobil teknolojinin bazı bölgelerde elektrik ve su gibi temel ihtiyaçlardan daha yaygın olduğunu ve tabletler, laptoplar, arabalar, parkmetreler, sağlık aletleri gibi birçok cihazla hızlı bir şekilde “Her Şeyin İnterneti” kavramına doğru evrildiğinin altını çizdi.
Dr. Bernd Schulze’nin öne çıkardığı diğer başlıklar ise şöyle oldu:
Her şeyin interneti
“Mobil teknolojilerin gelişmesiyle günümüzde neredeyse her şey bağlanabilirlik özelliğine kavuşuyor. 2020 yılı itibarıyla dünyada 25 milyar bağlantılı cihaz olması ve bu cihazlarının yarıdan fazlasının elde kullanılmayan cihazlar (arabalar, termostatlar, parkmetreler, ev gereçleri vb.) olması bekleniyor. Bu cihazlar, zenginleştirilmiş bir insan yeteneği gibi kullanıcıların konumunu, bulunduğu alanın açık/kapalı alan olduğunu, hareketlerini (tüm gün fitness takibi, otomatik sürüş güvenliği algılama), bulunduğu çevreyi algılayarak ve dijital bilgileri çevredeki objelerle üst üste şablonlayarak kullanıcının komutlarını her zaman dinliyor olacaklar.”
Dijital altıncı his
“Altıncı bir his gibi işleyen bu uygulamalar, sizi ve çevrenizi algılayan teknolojiler ile mevcut algılarınızı geliştirecek. Örneğin evdeyken cihazları kontrol edip aralarında içerik paylaşımı sağlarken, iş yerinde konferans odası sizi telefonunuz vasıtasıyla tanıyıp tercihlerinizi hatırlayacak ve hareket halindeyken sevdiğiniz bir mağaza, içerisine adım attığınızda size özel bir indirim uygulayabilecek.
Qualcomm olarak yaptığımız araştırmaya göre insanların %96’sı evde, %71’I iş yerinde, %84’ü de hareket halindeyken akıllı telefonlarını kullanıyor. Mobil cihazlar günümüzde hayatımızın önemli bir parçası olmayı başardı ve daha fazla cihaz kablosuz bağlanabilirlik özelliğine kavuştukça geleceğimiz daha parlak bir hal alıyor.
Giyilebilir teknolojilerin daha önemli bir rol oynayacağı kesintisiz etkileşimle dolu bir çevreye doğru yöneliyoruz. Hem mobil cihazlarımızdaki, hem de çevrelerindeki teknolojiyi geliştirmeliyiz. Dünyayı da geliştirmeliyiz ki hayatımızdaki işe yarar şeylerin tümüne kolayca erişebilelim. Bu sadece bir vizyon değil, aksine yeni iş fırsatları doğuran ve hali hazırda gerçekleşmekte olan bir değişim.”