Az parametre ile tak ve çalıştır bir cihaz üreterek 3D tasarım meraklılarına hızlıca baskı alabilecekleri bir cihaz geliştiren Zaxe ekibiyle Türkiye’deki maker hareketini, 3D yazıcı teknolojisinin bugününü ve geleceğini konuştuk.
Yeni cihaz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Can Geliş: Cihazımızda baskı ve cihaz kalitesine tamamen odaklanmakla beraber, kullanıcı deneyimine de büyük ölçüde önem verdik. Çünkü 3 boyutlu yazıcı dünyasının şu anda yaşadığı en büyük problemlerden biri, cihazların kullanmasının zor olması ve bir operatöre ihtiyaç duyulması. Az parametre ile tak ve çalıştır bir cihaz üreterek kullanıcılarımızın hızlıca baskı alabilecekleri bir cihaz geliştirmeyi hedefledik ve bunu da geliştirdik. Bunun yanında adını Zaxe Kalite Standartları (ZQS) koyduğumuz üst düzey kalite standartlarımız ile dünya seviyesinin üstünde bir cihaz üretiyoruz.
Bu cihaz için geri dönüşler nasıl oldu?
C.G: Daha önce 3 boyutlu yazıcı kullanmayı bırakın, 3 boyutlu yazıcı görmemiş kullanıcılarımız bile 2-3 dakika içerisinde cihaz aracılığı ile 3 boyutlu baskı alabiliyorlar. Hatta bulut entegrasyonumuz ve dokunmatik ekranımız ile 3 dokunuş ile baskı alabiliyorlar. Baskı ve cihaz kalitesi ile bunlar birleşince mutlu kullanıcılarımız oluyor.
Fiyatı ne kadar?
C.G: Bu cihaza sahip olmak isteyenler 2150 dolar ödeyerek satın alabilirler.
Türkiye’de maker hareketini nasıl görüyorsunuz?
Serhat Özperçin: Türkiye’de maker hareketi aslında çok eskilere dayanıyor. Bizde bir alışkanlık vardır, cihazlar atılmaz onarılır, tamir edilir veya bozulan eşyalar başka bir amaç için kullanılır. Bu işin özünde yatan felsefe de bu aslında. Biz de bu felsefe ile büyüdük aslında.
İsmi maker olmadan yani herhangi bir isim konmadan önce Türkiye’nin birçok bölgesinde zekice fikirleri, icatları olan insanlar vardı ve hala var. Bu konuda özellikle Karadeniz Bölgesi sanırım başı çeken bölgelerimiz arasında. Onun için maker hareketinin ülkemizce çok sevileceğini ve sevildiğini gözlemleyebiliyoruz. Ülkece çok meraklıyız. Araştırmayı, kurcalamayı, hacklemeyi (yani bozmayı, tamir etmeyi, incelemeyi) çok seviyoruz. Hiçbir eğlenecek ürünümüz yokken bile, çomaklardan, çivilerden, atık tahtalardan çok güzel oyunlar veya ürünler çıkartabiliriz. Eskiden kendi kendimize evimizde yapabildiklerimiz sadece tahta ve basit metal işlemelerine dayalıyken artık 3D yazıcılar ile bu alan sonsuz bir hal aldı. Ülkemizdeki bu maker ve üretme açlığını 3D yazıcılara olan yoğun ilgiden gözlemleyebiliyoruz.
Baki Gezgen, Can Geliş ve Serhat Özperçin
3D yazıcı teknolojisini merak edenler nereden başlamalı?
S.Ö: 3D yazıcı teknolojisini merak edenler bu işe aslında direkt bir 3D yazıcı alarak başlayabilirler. Eskiden astronomik rakamlarla satılan ve sadece endüstrinin ulaşabileceği düzeyde olan bu teknoloji artık evlerimize girmeye
başladı. Biz 5 ila 6 sene içerisinde artık birçok evde 3D yazıcılar olacağını öngörüyoruz. Bu zaman daha da kısalabilir çünkü 3D yazıcı teknolojisi ivmeli şekilde gelişiyor. Üretim artık evlerimize, yanı başımıza geliyor. Biz hatta kişisel akıllı fabrikanız diyoruz.
Gelecekte 3D teknolojisi ne noktaya gelecek?
Baki Gezgen: Gelecekte zamanda nesnelerin interneti değil internetin nesneleri olacak. Siz sadece üretmek istediğiniz nesneyi seçeceksiniz ve dakikalar içinde sizin için dünyada sadece sizde olan ürününüz üretilmiş olacak. Bu aslında birçok dengeyi değiştirecek bir teknoloji. Ucu sosyolojik değişimlere kadar dayanıyor uzun vadede. Endüstri 4.0’ın temel taşlarından bir tanesi. Kişisel üretim ve özelleşmiş üretim sistemleri. Gelecek bu çağda artık nesneler seri üretim olarak üretilmeyecek. 3D yazıcı firmaları üretim yapacak. Firmalar milyonlarca ürünü sahaya sürmek yerine taneli, adetli üretim yapacaklar. Sahada test edilen ürün geri çekilebilecek veya tasarımı değişip tekrardan sahaya sürülecek. Büyük bir spor ayakkabı üretici bunu test etmeye başladı bile. Siz istediğiniz modeli seçiyor ve ayağınızın 3D tarama datasını gönderiyorsunuz, firma da size özel üretilmiş ayakkabıyı adresinize gönderiyor. Seri üretim devrinde bu tip tekil üretim sistemleri sadece bir hayaldi. Daha ötesinde üretimin tamamen evlerimize girmesi. Işınlanma teknolojisinin bir adım öncesi diyebiliriz aslında. Nesneler sadece internet üzerinden paylaşılan datalar olacak. İtalya’da tasarlanan bir avizenin normalde Türkiye’de markete girmesi 3-4 ay alırken ve lojistik, depo, evraklar, belgeler gibi birçok gereksiz maaliyetleri bulunurken, bu tasarım avize bir gün sonra sizin salonunuzda kullanılmaya başlanacak ve hatta başladı bile.
Elektrik = Gelecek
Darüşşafaka’nın yarışmasında ekibiyle ödül alan Egemen Ertem, Lego’yla oynadığı dönemde 3D yazıcılarla ilgilenmeye başladığını söylüyor. Egemen’e göre, gelecek ise elektrikte…
Genç yaşında tam bir mucit olarak dikkatleri üzerine çeken Egemen, kolunda tasarladığı sistemle, cep telefonu ekranına uzaktan hükmedebiliyor.
Kendinden bahsedebilir misin? Neler yapıyorsun?
Üsküdar Amerikan Lisesi’nde okuyorum. CSWA sertifikası alan dünyadaki en genç kişi olarak biliniyorum. Bu sertifika, üniversitelilerin girdiği bir sertifika sınavı. Solid Works için bir sınav. Bunu 13 yaşındayken almıştım.
Yarışmada projen ödül aldı. Projeden biraz bahsedebilir misin?
Darüşşafaka’nın yarışmasıydı. 4 kişilik bir takımımız vardı ve en genç takım bizdik. Buzdolabı kapağını ayağımızla açabileceğimiz bir aparat geliştirme fikri ortaya çıktı. Sadece yazıcıdan alındığı gibi kullanılsın dendi. Onun için de ne yapalım ne yapalım derken, dedim ki, ayakla basınca açılsın. Projeden çok emindim ve tasarlamaya doğrudan başladım. İnsanların bilmediği özellikleri kullanarak bu parçanın üst kısmını tasarladım. İki parça aslında tek seferde çıkıyor ve hareket etmeye başlıyor. Bu önemli bir ayrıntı olarak dikkat çekiyor.
3D yazıcılara ilgin nasıl başladı?
Çocukluğumdan beri LEGO yapıyorum. Ayrıca 3 boyutlu uçak tasarlamak istiyordum. Tübitak’ın dergisinin 2012 Aralık sayısında 3 boyutlu yazıcılar diye bir haber vardı. Okumaya başladım ve madde üretebildiğini gördüm. Çok hoşuma gitti.
Gelecek planların neler?
Elektronik mühendisi olmak istiyorum. Yanında da ABD’de eğitimimi devam ettirmek ve MIT’de makine mühendisliği okumak istiyorum. İkisini aynı anda anadal yapmak istiyorum. Elektrik dediğimiz şey bence gelecek, o yüzden bunu istiyorum.
Not: Bu röportaj Stuff’ın Nisan 2016 sayısında, Doğanay Konalı imzasıyla yayınlandı.