Apple’ın en kaslı amiral gemisi, bu yıl daha fazla performans vadediyor. Ama bakalım bunu ne kadar becerebilecek. Uzmanımız Tom Morgan, sizin için 2017 MacBook Pro ile iki hafta geçirdi.
1. Gün
Yine mi? Aynısı mı? Macbook Pro, geçen yıla oranla neredeyse aynı fiziksel özelliklere sahip. Aynı alüminyum gövde, aynı uzay grisi ya da gümüş renk seçenekleri ve kapağın ortasına konumlanmış aynı parlak Apple logosu… Eskilerin ışıklı logosu çoktan antikacılardaki yerini aldı. 1.4 kg’ın biraz altındaki ağırlığı, sırtınıza kramplar sokmasa da, çantadeyken varlığını hissettiriyor. Öte yandan sadece 15 mm’lik süper ince tasarımı ile, önceki nesilden belirgin bir şekilde ayrılıyor.
3. Gün
13inç’lik ekrana bayıldım. Gözalıcı detaylar sunan ekran, macOS masaüstü ile rekabet edebilir nitelikte. Tamam, belki tüm görüntü parametrelerini hesaba katınca ipi göğüsleyemez ama 2560×1600 piksellik ekran çözünürlüğü oldukça doyurucu. Fotoğraf ve videolarınız için oldukça doygun, netlik ve keskinlik oranı standartların çok üstünde bir kalite sunuyor. DCI-P3 (gişe rekorları kıran filmlerin düzenlemelerinde kullanılan) geniş renk aralığına cevap veren ekran, oldukça parlak beyazları ve derin siyahlarıyla gözlerinize bir ziyafet sunuyor. Grafik uzmanlarını oldukça memnun edecek sRGB özelliklerine sahip MacBook Pro’dan daha iyisini bulmak oldukça güç.
6. Gün
Artık daha derine inmenin vakti geldi. Cihaz sadece iki USB-C porta sahip. Thunderbolt 3 kullanımında elinizi zayıflatan bu durum, super hızlı veri akışını sekteye uğratıyor. Şanslıyız ki, 3.5 mm’lik port hala aktif ve kulaklık için ayrıca düşünmenize gerek kalmıyor… Yine de, Apple’ın klavyenin iki yanında konumlandırdığı hoparlörlerin kalitesi oldukça iyi ve sizi müziğin sesini yükseltmeye itiyor. Doygun ses kalitesi ve temiz vokaller gayet lezzetli bir müzik deneyimi sunuyor. Ses uzmanları ve tasarımcıları için de oldukça yeterli…
4K videoları düzenlerken bile kendinden gayet emin
7. Gün
Bir haftayı devirdik ve önceki yıla oranla nelerin değiştiği konusundaki incelememe, Pro 2017 tarafından baştan çıkarılmış olsam da, devam ediyorum. Apple’ın sistem tercihlerine baktığımızda, Intel’in yedinci nesil Kaby Lake işlemcisine geçiş yaptığını ve geçen yılın, bataryadan ekstra enerji alamayan Skylake işlemcisine göre daha güçlü performans verdiğini görebiliyoruz. Aynı anda açılmış bir yığın Mac uygulaması ve Safari sekmelerine rağmen 1080p kalitesindeki YouTube videolarını oynatırken süper cool görünüyor. 4K videoları düzenlerken bile kendinden gayet emin.
11. Gün
Her şey stabil görünürken aydınlatmalı fantastik klavye biraz sorun yaratıyor gibi. 0.7 mm’lik tuş boyutu, standart klavyeye oranla board üzerinde biraz fazla gezinme gerekliliği ve dolayısıyla dikkat gerektiriyor. Bununla beraber, geçen yılın MacBook Pro’suna oranla daha konforlu bir vuruş sağladığını da söylememiz gerekir. Günlerdir kullanmama rağmen, aklıma hiçbir şekilde harici bir klavye kullanma fikri gelmedi.Oldukça geniş bir alana yayılmış Force Touch trackpad’e alışmak da, klavyede olduğu gibi biraz zaman alıyor. Hassas kontrolü ve baskıyı algılama yetisi, çizim ve sürükle-bırak işlemlerinde önemli bir konfor sağlarken hızlı kaydırma özelliğinin duyarlılığı oldukça iyi.
14. Gün
MacBook Pro yüksek pil ömrü, göz kamaştırıcı görüntü kalitesi ve türevleri arasında en iyilerden biri sayılabilecek klavye/touchpad kombinasyonuyla, kesinlikle tercih edilebilir bir oyuncak ve yeni işlemcisiyle, önceki yıl modelinin oldukça önünde. 2017 sonunda gelecek MacOS High Sierra takviyesiyle bu canavar, bugünlerde bir laptoptan beklenebilecek performansın ötesine geçiyor ve uzun yıllar bu seviyede kalıp standardı belirmeye devam edecek gibi görünüyor.
Stuff Görüşü
Performans, taşınabilirlik ve uygun fiyatı , ürünü öncelikli tercih nedeni kılıyor. ★★★★★