Quantic Dream 2010’da Heavy Rain’le başlattığı büyükler için hikayeler serisine devam ediyor. Peki bu aşk ve hüzün dolu hikayeyi gerçekten bir oyun kategorisine sokabilir miyiz?
Yaklaşık 10 saatte oynayıp bitirdiğimiz Beyond: Two Souls, bu süre içerisinde sürekli “Acaba oyun mu oynuyoruz yoksa bir film mi izliyoruz?” ikilemine soktu. Sonraki birkaç gün bu durum sorun olmaktan çıktı. Hikâye Jodie isimli ve hayatını ruhsal-hayaletsel bir varlığa bağlı olarak geçiren bir kadını konu alıyor. Ve bu birliktelik, daha genç yaştan başlayarak bir CIA görevine ve sonrasında ölümüne bir kaçışa kadar takip ediyor. Bunlardan bahsederek oyun keyfini mahvetmiyoruz. Oyun kronolojik bir karmaşa ile devam ederek, ilk saat içinde Jodie’nin hayatının büyük bölümünü gösteriyor. Zamanın doğrultusuna bağlı kalmamak, hikayeyi ilginç hâle getirdiği gibi, oyunda da farklı platformları görmeni sağlıyor. Mesela gizlilik içinde düşman hattının gerisinde komandovâri bir oyun ekseninden bir anda Paranormal Activity tipi bir korku oyununa, oradan da Sims ‘te karşılaştığın romantik bir akşam yemeğine geçiş yapabiliyorsun.
Jodie’nin uçan arkadaşı Aiden’ı (oyunda ilginç bir şekilde Aydun olarak telafuz ediliyor:) özgürce kontrol edebildiğin zamanlar oyunun en eğlenceli bölümleri. Bir avuç yeni yetmeye sandalyeler fırlattığımız anlar, oyun tarihinde belki de en çok eğlendiğimiz anlardan oldu. Esas problem, bu tip anların oyunda karşınıza yeterince çıkmaması. Zamanın büyük kısmı basit etkileşimler, çevrede dolanmak, nesneleri incelemek, diyaloğa girmek ya da bazı aksiyon durumlarında, sağ analog çubukla ondan bundan kaçmak için kullanılıyor. Bazı kararlar alsan da, sonuçlar o kadar ustaca gizlenmiş ki, tüm olay içinde etkisiz hissettiriyor.Yine de hikaye gayet iyi ve oyuncular gerçekten harika. Ama dahîyane bir şekilde hikayeye ve oyunculara yatırım yapılmışken, sonları biraz saçma gelebiliyor.Sonuçta etkileyici bir yapım ve Heavy Rain’i seven herkese tavsiye edebiliriz.
STUFF’IN GÖRÜŞÜ
Oyundan çok interaktif bir film gibi, yine de nefes kesici
★★★★✩
Yönetmenle Tanış: David Cage
“Beyond, hayatımdaki bir olaydan esinleniyor. Uzun zaman önce bir tanıdığımı kaybettim. Tamamen beklenmedik, şok edici ve sarsıcı bir durumdu. Çok sevdiğiniz, hatta taptığınız bir insan bir anda ortadan kayboluyor ve onu hayatınızın sonuna kadar göremeyecek olduğunuzu fark ediyorsunuz. Oyunu yazmaya başladığımda, amacım görünmez bir varlıkla etkileşim içindeki bir kızı anlatmaktı. Hikâye geliştikçe, anlattığımın daha önce deneyimlediklerimle ne kadar benzer olduğunu fark ettim.
Senaryo neredeyse 2 bin sayfadan oluşuyor. Ama sizin bunun ne kadarlık bir kısmına etki ettiğinizi söyleyebilmek güç. Farklı oyuncular oyun içinde çok daha farklı tepkiler verebiliyorlar. Mesela bazıları oyun içerisinde yazdıklarımın %70’ni görebilirken, bazıları da %40’ını görebiliyor. Benim umudumsa hangi yolu seçerseniz seçin, üzerine sağlam bir şekilde kafa yorulmuş bir senaryoyla karşılaşıyor olmanız.
Bir seçim yapmanız gerektiğinde ışıklı bir tabelada “Dikkat!” işaretleriyle karşılaşmıyorsunuz. Oyun içerisindeki herşey organik. Hayatta bir karar anında dev uyarı tabelalarıyla karşılaşmıyoruz. Oyunun nasıl çalıştığı da tamamen burada gizli.”